Atilla İlhanın En Güzel Şiirleri

atilla


YALNIZLIK ŞİİRİ.. 

Karanlığın insanı delirten bir ihtişamı vardır 
Yıldızlar aydınlık fikirler gibi havada salkım salkım 
Bu gece dağ başları kadar yalnızım 

Çiçekler damlıyor gecenin parmaklarından 
Dudaklarımda eski bir mektep türküsü 
Karanlıkta sana doğru uzanmış ellerim 
Gözlerim gözlerini arıyor durmadan 
Nerdesin?


ÜÇÜNCÜ ŞAHSIN ŞİİRİ 

Gözlerin gözlerime değince 
Felaketim olurdu, ağlardım 
Beni sevmiyordun, bilirdim 
Bir sevdiğin vardı, duyardım 
Çöp gibi bir oğlan, ipince 
Hayırsızın biriydi fikrimce 
Ne vakit karşımda görsem 
Öldüreceğimden korkardım 
Felaketim olurdu, ağlardım 
Ne vakit Maçka'dan geçsem 
Limanda hep gemiler olurdu 
Ağaçlar kuş gibi gülerdi 
Sessizce bir cigara yakardın 
Parmaklarımın ucunu yakardın 
Kirpiklerini eğerdin, bakardın 
Üşürdüm, içim ürperirdi 
Felaketim olurdu, ağlardım 
Akşamlar bir roman gibi biterdi 
Jezabel kan içinde yatardı 
Limandan bir gemi giderdi 
Sen kalkıp ona giderdin 
Benzin mum gibi giderdin 
Sabaha kadar kalırdın 
Hayırsızın biriydi fikrimce 
Güldü mü cenazeye benzerdi 
Hele seni kollarına aldı mı 
Felaketim olurdu, ağlardım


USTURANIN AĞZINDA 
yıllar var ki serçeleri unutmuşum 
üzerimden gökyüzünü almışlar gibi 
asfaltların karanlığında boğulmuşum 
ufacık oysa hep böyle uçuşurlarmış 
karlı ağaçların arasındaki alfabemdeki 
iyimserlikleri bir türlü anlaşılmamış 

yıllar var ki serçeleri unutmuşum 
kuruş kuruş beni vurmuş öldürmüşler 
boşa çıkmış başkaldırmam sarhoşluğum 
onlarsa benim için ışık biriktirirlermiş 
şafak kapılarında gülüşürmüşler 
çocuk zenginlikleri hiç bitmemiş


BEN SANA MECBURUM 

Ben sana mecburum bilemezsin 
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum 
Büyüdükçe büyüyor gözlerin 
Ben sana mecburum bilemezsin 
İçimi seninle ısıtıyorum 

Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor 
Bu şehir o eski İstanbul mudur? 
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor 
Sokak lambaları birden yanıyor 
Kaldırımlarda yağmur kokusu 
Ben sana mecburum sen yoksun 

Sevmek kimi zaman rezilce korkudur 
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur 
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan 
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu 
Birkaç hayat çıkarır yaşamasından 
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman 
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu 

Fatihte yoksul bir gramafon çalıyor 
Eski zamanlardan bir Cuma çalıyor 
Durup köşe başında deliksiz dinlesem 
Sana kullanılmamış bir gök getirsem 
Haftalar ellerimde ufalanıyor 
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem 
Ben sana mecburum sen yoksun 

Belki Haziranda mavi benekli çocuksun 
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor 
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden 
Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun 
Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor 
Belki körsün kırılmışsın telâş içindesin 
Kötü rüzgâr saçlarını götürüyor 

Ne vakit bir yaşamak düşünsem 
Bu kurtlar sofrasında belki zor 
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden 
Ne vakit bir yaşamak düşünsem 
Sus deyip adınla başlıyorum 
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin 
Hayır başka türlü olmayacak 
Ben sana mecburum bilemezsin..


GEÇ KALMIŞ ÖLÜ 
Korkacak bir şey yok hesap tamam 
Sıram geldi mi hatta güleceğim 
Kendimi hazırladım biliyorum 
Önce turgut arkasından ömer haybo 
Daha sonra varujan sonra nureddin 
Sonra ben değilsem demokrat toni 
Sonra o değilse mutlaka benim 
Kendimi hazırladım biliyorum 

Aysel'in gölgesine saklandım 
Hep susamışım su içiyorum


SEN BENİM HİÇBİR ŞEYİMSİN 

Sen benim hiçbir şeyimsin
Yazdıklarımdan çok daha az
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Lüzumundan fazla beyaz
Sen benim hiçbir şeyimsin
Varlığın yokluğun anlaşılmaz

Galiba eski liman üzerindesin
Nasıl karanlığıma bir yıldız olmak
Dudaklarınla cama çizdiğin
En fazla sonbahar otellerinde
Üniversiteli bir kız uykusu bulmak
Yalnızlığı öldüresiye çirkin
Sabaha karşı öldüresiye korkak
Kulağı çabucak telefon zillerinde

Sen benim hiçbir şeyimsin
Hiçbir sevişmek yaşamışlığım
Henüz boş bir roman sahifesinde
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Ne çok çığlıkların silemediği
Zaten yok bir tren penceresinde

Sen benim hiçbir şeyimsin
Yabancı bir şarkı gibi yarım
Yağmurlu bir ağaç gibi ıslak
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Uykumun arasında çağırdığım
Çocukluk sesimle ağlayarak

Sen benim hiçbir şeyimsin


KORKARIM 

ay soluk soluğa 
yıldızlar akla ziyan bir irilikte 
uzaydan yanmış kibrit kokuları 
koklasam korkarım 
koklamasam 
gizli yılan ıslıklarıyla özsuyu zaptediyor 
henüz birer iskelet gibi çıplak 
aşağıdan yukarıya ağaçları 
çiçekleri uyandı uyanacak 
koparsam korkarım 
koparmasam 
öyle yoğun bir elektrikle 
çıtırdar ki saçları 
kim değse tutuşacak 
dokunsam korkarım 
dokunmasam 
gözleri bir yangın başlangıcıdır 
dudakları kırmızı alarm 
uğultusu şehre yayılır 
sokak sokak 
tutulsam korkarım 
tutulmasam


KİM KALDI 
silah atılmıyor 
güvercin şakırtısıdır 
şafakta yaldızlanan 
şadırvanda su 
ıhlamurlarda ezan 
görkemli bir namaz uğultusu 
heyhat 
hamzabey cami-i şerif'inden kim kaldı 
kim kaldı eski selanik'ten 
laternalar sustu 
sürahiler tenha 
tek kibrit çakılmıyor 
kim kaldı ittihat ve terakki'den 
o jöntürkler ki - `hariçten 
evrak-ı muzırra celbederlerdi' - 
o fedailer ki barut öksürürler 
sakal tıraşları mavi 
kırmızı bıyıkları biber 
kim kaldı 
müdafaa-i hukuk cemiyeti'nden 
avcı ceketi 
körüklu çizme 
astragan kalpak 
bazen `ittihatçı' 
hafif `iştirakiyun' 
öfkeli kaşları salkım saçak 
kumral bıyıkları mahzun 
hani felaket tütün içerler 
ceplerinde idam fermanları 
bellerinde Söğüt yaprağı bıçak 
ya millet meclisi'nde meb'us 
ya kuva-yi seyyarede asker 
kadehlerde rakı 
nazlı beyaz 
vaniköy korusunun `teşrinler'deki sisi 
gramofonda incesaz 
meyhane musikisi 
o şenliklerden heyhat kim kaldı 
ezeli dalgınlığımızın ıslığıdır ney 
keman yanlış anlaşılmasından tedirgin 
utlar vahim sorular soruyor 
öldü nazım samilof sarı mustafa 
yıkılmış strasnoy ploscat'ın saat kulesi 
eski bolşeviklerden kim kaldı
Paylaş

Ömer Faruk YILMAZ

  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
  • Image
    Blogger Comment
    Facebook Comment

4 yorum:

  1. Yılların şiirlerini yeniden hatırlamak ne güzeldi.
    Her biri bir başka güzel...
    Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  2. Ne güzel şiirler değil mi? Yazanın kalemine sizin de emeğinize sağlık:)

    YanıtlaSil
  3. İstanbul Ağrısı şiirini de unutmamalı.. ağır ağır, damıtarak okumak gerek.. şiir isimleri ile son satırlar arasına bri boşluk verirseniz yayında daha iyi gözükür, nacizane :) İyi yayınlar..

    YanıtlaSil